Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ekim, 2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

AH STOCKHOLM, VAH STOCKHOLM!

Bunun bir kelimesi vardı, neydi? Hani duraktasındır, göğe bakarsın, kalabalıklaşırsın da anlatamazsın, noktadan öteye geçemezsin. Otobüs gider, sen kalırsın. İşte öylece kalakaldım bu şehirde. Sonbaharda yapraklar ve karıncalar ezdim Gülhane’de. Aşiyan’dan, Karacaahmet’ten ahretliklerim oldu, muhabbetleştim- muhabbet deştim. Kışın düştüm. Yaz geldi bisiklete bindim, şemsiye açtım bir sabah vakti, güneşte gölgem oldu deniz. Ama bahar oldu mu aranmaya başladım: Kelimesi neydi bunun? Sonsuzluk ve- ya da Bir Gün? Gelse yanıma sarışınından bir minik “Sana kelime getireyim ister misin?” dese, “ama bu sana pahalıya patlar.” İstediğin şeker olsun, bir boğaz dolusu şeker senin olsun, yelken açar seyyah olursun, derim. Yeter ki ver bana kelimelerimi. Bir kaşık Schopenhauer getirse bana, onu bile çalar bu şehir. Zavallı derler arkamdan, vallahi üzülürüm.* Bilsem ki Bozkır’da romanlar, şiirler, tınılar benim olacak, Tomris’in kadınları gibi aydınlanıp atarım bir adım, durmam bu gürültüde,...

Tam Aydınlanıcam Bi Gülme Geliyo

Hep kitap okumayı çok seven bir çocuktum. Hatta okumayı ilk öğrendiğimde çok yüksek sesle okuduğum için annem-babam evde uzun süre kitap okumama izin vermezlerdi ben de bu yüzden el feneriyle yorgan altında okurdum kitabımı. Bugün gözlüksüz bir karış öteyi görememem o günlerin mirasıdır. Kardeşim liseye başlayana kadar ders kitapları dahil doğru düzgün pek kitap okumuş sayılmaz. Ben de kardeşime okumayı sevdirmek için türlü yollara başvurdum. Çocuk kitap okusun diye döndürdüğüm numaralar sistematikleştirilse yepyeni bir eğitim modeli çıkar yani. Bütün bu yöntemlerden tek biri işe yaradı: karikatür okutmak. Bir çocuk dergisinin sadece karikatür sayfalarını okutmayı başarmıştım. Onunla beraber ben de karikatür okumaya özel bir ilgi duymaya başladım. Karikatür ilgim çocuk dergilerinden çıktı, karikatüristleri takip etmeye başladım.                  Yaklaşık yedi yıllık bir karikatür okuyucusu o...